Aslında bir uyku sorunum yok, ya da yok gibi birşey. Tamam, tamam var aslında. Ama olayların bununla bir alakası yok. Çünkü ben her gece kısa da olsa fil kadar derin uyurum.
Ama bazı geceler uykumun ortasında beni huzursuz eden acayip sesler duyuyorum. nasıl desem sanki binlerce güve girmiş yatağa, üstümden yorganı kemiriyor. Güve de değil sanki, daha iri ve garip böcekler. Böcek fobim yok, kalkmak istemiyorum, uyuyacağım. İnadına kemiriyorlar. Kemirdikçe yorgan kısalıyor, kısaldıkça ben çekiyorum. Ne onlar vazgeçiyor, ne de ben. Pes eden olmuyor. Yorgan bitiyor, kavga nafile. Seslere kulağımı tıkayıp arkama dönüyorum. Bir süre sonra galiba uyuyorum. Ama boşuna. Bu sefer ne oluyo, ne bitiyor demeye kalmadan uykumun ortasında yatağım çöküyor. Abanıp bakıyorum altına, yüzlerce kurtçuk girmişler yatağın tahtasına. Gözlerimin önünde yatak ve çarşaf bitiyor. Herşey un ufak. Görüyorum ki, uyku haram. Gidip kafamı gömücek bir kitap buluyorum. Ama gelin görün ki bu it sürüsü de geliyor peşimden. Çok geçmiyor, bulaşıyorlar elimdeki kitaba. Ben okudukça onlar kemiriyor, sanki cümleleri yiyorlar. Doymak bilmiyorlar. Yedikçe kitabın gerisi diye bir şey kalmıyor. İlerisi diye de birşey kalmamak üzere kitap cümlelere indirgeniyor. Yüzlerce ağız kitabı ufalarken kala kala elimde küçük bir kağıt parçası kalıyor. Yalnızca iki kelimelik bir kağıt parçası. Ben o iki kelimeye bakarken, onlar diğer eşyaların işini bitiriyorlar. İşin garibi o iki kelimenin benim için bir anlamı olmuyor. Sadece bakıyorum. Baktıkça birşeyler oluyor gözümün önünde sanki. O kelime hecelere bölünüp bir şeyler anlatmaya çalışıyor. O anlattıkları bir desene eşlik ediyor, biri konuşuyor ve her sabah olduğu gibi, resmen yeni bir film oynuyor.
Ama bazı geceler uykumun ortasında beni huzursuz eden acayip sesler duyuyorum. nasıl desem sanki binlerce güve girmiş yatağa, üstümden yorganı kemiriyor. Güve de değil sanki, daha iri ve garip böcekler. Böcek fobim yok, kalkmak istemiyorum, uyuyacağım. İnadına kemiriyorlar. Kemirdikçe yorgan kısalıyor, kısaldıkça ben çekiyorum. Ne onlar vazgeçiyor, ne de ben. Pes eden olmuyor. Yorgan bitiyor, kavga nafile. Seslere kulağımı tıkayıp arkama dönüyorum. Bir süre sonra galiba uyuyorum. Ama boşuna. Bu sefer ne oluyo, ne bitiyor demeye kalmadan uykumun ortasında yatağım çöküyor. Abanıp bakıyorum altına, yüzlerce kurtçuk girmişler yatağın tahtasına. Gözlerimin önünde yatak ve çarşaf bitiyor. Herşey un ufak. Görüyorum ki, uyku haram. Gidip kafamı gömücek bir kitap buluyorum. Ama gelin görün ki bu it sürüsü de geliyor peşimden. Çok geçmiyor, bulaşıyorlar elimdeki kitaba. Ben okudukça onlar kemiriyor, sanki cümleleri yiyorlar. Doymak bilmiyorlar. Yedikçe kitabın gerisi diye bir şey kalmıyor. İlerisi diye de birşey kalmamak üzere kitap cümlelere indirgeniyor. Yüzlerce ağız kitabı ufalarken kala kala elimde küçük bir kağıt parçası kalıyor. Yalnızca iki kelimelik bir kağıt parçası. Ben o iki kelimeye bakarken, onlar diğer eşyaların işini bitiriyorlar. İşin garibi o iki kelimenin benim için bir anlamı olmuyor. Sadece bakıyorum. Baktıkça birşeyler oluyor gözümün önünde sanki. O kelime hecelere bölünüp bir şeyler anlatmaya çalışıyor. O anlattıkları bir desene eşlik ediyor, biri konuşuyor ve her sabah olduğu gibi, resmen yeni bir film oynuyor.
a.ö. 2002
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder