Asosyal bir çocuk olduğumu daha önce bazı yazılarımda belirtmiştim. Hiç sokağa inmeyen balkon çocuklarından hani. Evde mini araba koleksyonunu oynayan ve/veya plastik askerleri şavaştıran çocuklardan. İlkokula başladığımda kısa süre sonra sınıftaki erkek çocuklar iki kategoriye ayrılmışlardı. Tenefüslerde taso, misket, futbolcu kartı vb. oynayan çocuklar ve evdeki oyun konsolları oynayan ve bunu okulda konu eden çocuklar.. Ben zaten 7 yaşıma kadar asosyal gelmemin de etkisiyle oyun konsollarının konusunu eden çocuklara yakın kaldım. Özünde taso, kart ve misket gibi ütmece içeren mini kumar oyunlarında da pek iyi değildim. Benim bağlı bulunduğum gruplarda okula tetris getiren kraldı. Gameboy getiren ise bir yarı-tanrı.. Her evde olduğu gibi bizim evde de bir tetris vardı ancak babam kendi oynar sonra bana oynatır sonra da kaldırırdı. Okula hiç götürmedim anlayacağınız. Sonra bahsi geçen ev oyun konsolarında bir tane babama aldırmaya karar verdim. Konuyu açıp tv altına bir konsol istedim. Ama şiddetle karşı çıktı. Ara sıra dayımlardan (yengem sağolsun) gizlice getirdiğim micro-genious ile mario, 90 tank, circus, kung fu, contra gibi oyunları oynadım. Zevkli ve sürükleyiciydi ancak tadı hep damağımda kalıyordu. Tabi 80lerden sonra patlama yapan konsollar ve bilgisayarlar dünyası atari 800, atari 2600, commodore 64, siclair spectrum, amstrad, vestel & goldstar msx ve sonrasında sega serileri, nintendo entertainment system ve klonları famicom lar almış yürümüştü. Hatta sony playstation efsanesini piyasaya sürmüştü. Konsollar çıkıyor, teknoloji ilerliyor, konsolar eskiyor, yeni donanımlara sahip konsollar pazara giriyor, yenileniyor ama ben halen daha hepsine uzaktan bakıyordum. Sonra windows la birlikte ev kullanıcıları için pc ler yaygınlaştı. Tabiki bebekliğini yaşayan windows halen daha dos ile birlikte kullanılmaktaydı. Bu arada bizler de anadolu liseli olduk. Tabi lise dediysem ortaokul yaşında.. Zira o dönem ilkokuldan sonra anadolu lisesi sınavına girdik. 12 Yaşında kendimizi ingilizce fen ve matematikle karşı karşıya bulduk ki o da bambaşka travmatik bir hikayedir. Herneyse, o konsola sahip çocuklar şimdinin pc sahipleri haline gelmekteydi. Her çocuk x86 mimarili bir pc ye sahip oluyordu. Ancak pc, konsol gibi değildi. Kaseti tak oyna, cdyi tak çevir mantığının çöküşü.. Dos üzerinden bir doom yüklemek konsolculara işkence gelirdi. Heyhat.. İşte Nerd olduğumun oprtaya çıkışı. Bende, onlarda olmayan teknoloji dünyası ekipmanlarının bilgileri mevcuttu. Tutkum ürünleri edinmeme yetmiyordu. Ya ürünler hakkında bilgi edinmeme ? Pc çocuklarının oyunlarını yükleyen, bilgisayarları formaylayan, zamanla donanımlarda manuel değişiklikler yapabilen bir nerd olmuştum. Minik dünyamın içindeki yarı-tanrı technopat bendim.
Tabi şimdi para kazandım, evlendim, kendi evimde tv min altına en kral konsolları dizdim. Hatta üst seviye donanıma sahip bir bilgisayar toplayıp içine tepeleme güncel oyunları yığarak onu da salonuma konumlandırdım. Yetmedi eski konsol oyunları için emülatörler yükledim. Ama oyunlarda ne eski heyecan vardı, ne de bende oynama isteği.. Herşey zamanında güzeldi.. Zaman da bir orospu çocuğuydu vesselam..
Düşündüm. Babamın parası mı yoktu acaba diye? O dönemki kazancını sorup dolara endeksledim. Hayır parası vardı. Ancak ders çalışmamam kokusuyla bazı şeylerden mahrum kalmıştım. Halbuki yine çalışmadım, yine başarmadım ya..
Hayattaki en büyük başarım yine insanların teknocahil sorularına cevap vermek oldu. Ya da ben sorulara cevap verdiğimde, o pc nin problemini hallettiğimde, o arkadaşıma pc toplayıp birleştirdiğimde, onun laptop ram lerini değiştirdiğimde mutlu oldum ya, işte o nedenle en büyük başarım bu oldu diyorum.
Jeoloji adına çok şey yapsamda, jeoloji zamanımı alaşağı eden bir mecburiyetten başka bişey olmadı. Olmayacak..
Tabi şimdi para kazandım, evlendim, kendi evimde tv min altına en kral konsolları dizdim. Hatta üst seviye donanıma sahip bir bilgisayar toplayıp içine tepeleme güncel oyunları yığarak onu da salonuma konumlandırdım. Yetmedi eski konsol oyunları için emülatörler yükledim. Ama oyunlarda ne eski heyecan vardı, ne de bende oynama isteği.. Herşey zamanında güzeldi.. Zaman da bir orospu çocuğuydu vesselam..
Düşündüm. Babamın parası mı yoktu acaba diye? O dönemki kazancını sorup dolara endeksledim. Hayır parası vardı. Ancak ders çalışmamam kokusuyla bazı şeylerden mahrum kalmıştım. Halbuki yine çalışmadım, yine başarmadım ya..
Hayattaki en büyük başarım yine insanların teknocahil sorularına cevap vermek oldu. Ya da ben sorulara cevap verdiğimde, o pc nin problemini hallettiğimde, o arkadaşıma pc toplayıp birleştirdiğimde, onun laptop ram lerini değiştirdiğimde mutlu oldum ya, işte o nedenle en büyük başarım bu oldu diyorum.
Jeoloji adına çok şey yapsamda, jeoloji zamanımı alaşağı eden bir mecburiyetten başka bişey olmadı. Olmayacak..
Daha önce başka bir blogda yazdığım benzer bir yazıda,
"derdini s*keyim" gibi yorumlar da yazılmıştı.
Kusura bakmayın da yalandan "dünya barışı"ndan bahsedemem ya.
"derdini s*keyim" gibi yorumlar da yazılmıştı.
Kusura bakmayın da yalandan "dünya barışı"ndan bahsedemem ya.
a.ö.
80ler ortalari doganlarin cocukluklari da bir "degisik" zaten :) Idealist ebeveynlerin ornek cocuk yetistirme arzularinda o dersane sinavindan bu lise sinavina kosturduk. Boylece beyni esnemis/acilmis, kulturlu olmak (ya da en azindan oyle gorunmek) isteyen, elestirici, zeki ve huzunlu bir nesil yetisti dogrusu.
YanıtlaSil@ayca""kulturlu olmak (ya da en azindan oyle gorunmek) isteyen"" demişsin ya.. işte anahtar burada..
YanıtlaSilKendine has edebiyatı üretmeyi iyiden iyiye bıraktın arkadaşım. Blogun tarzı bir miktar değişti sanki. Ne dersin?
YanıtlaSilSen bizim sevgili Nerd'ümüzsün. Hiç hüzne bağlama arki... :)))
YanıtlaSilİyi bir yere varmış. Boşver (:
YanıtlaSil@MYANEski havam yok. Dolayısı ile tarz değişimi gözlemen normaldir Myan.. ;)
YanıtlaSil@Utopia (Alper Değirmencioğlu)Sensin Nerd ;)
YanıtlaSil@Tugbaçok değil aslında..
YanıtlaSil