11 Temmuz 2012

Temmuz Cenazesi


Yazamıyorum artık.. Yazamadığım gibi okuyamıyorum da. Okuyup değerlendiremiyorum blog dostlarımı. Zaman mı? Bol bol zamanım var. Ama ruhum yok. Son dönemlerde sadece yazmış olmak için yazdığım yazılarla doldu değerli blogum..

Kime ne değerli taşlardan..
Kime ne jeotermal geziden..
Hele hele sırf paylaşım olsun diye oraya koymuş olduğum müzik videolarına ne demeli..

Ben kendimi biliyorum. Değerli ve gizemli denemelerin yazarıyım. Ama yazmak için hissetmek lazım. Artık ne "kin"i hissediyorum ne de "nefret"i duyuyorum içimde. Ne "aşık" olabiliyorum ne de sevgiyi hatırlıyorum.

Mutsuzum.
Nefret bile mutlu hissettiriyordu halbuki beni.
En nihayetinde bir histi o da,
Hissedebildiğimi hissettiren bir his...

Mutlu olmadan yazamayacağım belli ki.
Aşık olmaktan zaten vazgeçtim ama,
En azından nefret ettiğimde geleceğim geri.
Nefret ki yagane denememin atom altı parçası.

Yazabilene denir yazar.
Dağların ardını görebilen ve
Sislerin içinden arınıp çıkabilene denir.

Yazar değilim artık.. Yazamadığım ve sislerin içinden arınıp çıkamadığım için..  

Şair mi?
Hani nerede o kasvetli şiirlerin.
Hani o yıldızlara ithaf ettiğin görkemli kelimelerin.
Kolpa dizeler mi ancak kaleminden çıkan.
O kalem ki seni hiç aldatmayan.
Bir gün tekrar yazacak cümlelerini.
O gün ki en değerli aşkın esiri.

Şair değilim artık.. Çünkü şairler saçmalamaz..

Gerçek bir görüntü yok artık önümde.
Ruh ve silüetlerin eşliğinde.
Soluk kül renkli bir çiçek elimde.
Düşünenlerin ve karar verenlerin gölgesinde.

"Küstüm, oynamıyorum" gibi birşey değil yazmak istememem. Yazmaya yeltendiren duyguları kayıp etmemden sadece..

Bir bebek mezarındayım.
Ağlasam mı ölmüş diye,
Yoksa hiç yaşamamış olmasına mı sevinsem
Bu boktan dünyada..

Gömdüm o has duyguları. Bol bol toprak attım üstlerine. Yaratılış ve kaderi hiçe saydım. Katilleri biliyor olmama rağmen konuşmadım..

Gitarım ve mızıkam da sustu.
Yan Flutumu zaten terk etmiştim yıllar önce.

Şimdilik sadece bir "jeolog"um.. Kendi işini yapan boktan bir jeoloji mühendisi..

İletişim için şimdilik sadece Facebook; http://www.facebook.com/jmanilozer..
11.07.2012.. Görüşmek Üzere..
Anıl Özer..

27 yorum:

  1. Yazamıyorum derken bile harikalar yaratmışsın. Git bi soluklan. Gerekenleri cezalandır. Tüm cesetleri kargola ve bir dal sigara yak. Sonra yeniden yaz. Ölüm gözlerini kapatana kadar..

    YanıtlaSil
  2. Boktan bir jeoloji mühendisi mi???

    Sen aslen jeoloji mühendisisin. Aynı zamanda tüm mühendislerin almak istediği o "iş sağlığı ve güvenliği" sertifikasının sahibisin.

    Zaten yazabilmek senin üst kimliğindi. Yazamamak ise kendini horgörmene sebep değil...

    YanıtlaSil
  3. Üzülme, her zaman her şey düşündüğümüzden farklı olur. Bugn yazma, yarın nasıl olsa yazarsın...

    yarın nasıl olsa uğruna şiirler döktürecek bir kız olacak yanında...

    Ve bil ki sen yazabildiğin için yazıyorsun.

    YanıtlaSil
  4. Evrim11/7/12

    """"Bir bebek mezarındayım.
    Ağlasam mı ölmüş diye,
    Yoksa hiç yaşamamış olmasına mı sevinsem
    Bu boktan dünyada..""""

    işte bu kararsızlık hep bizi mahveden. Yapman gereken şey sevinmek. Öldüğüne sevin o bebeğin. Yaşayabilecek gücü yokmuş vesselam.

    YanıtlaSil
  5. Kılıcını çek ve doğra.
    Daha önce ve her daim yaptığın gibi.

    Severim seni bilirsin. Bir mühendisin ağlamasını istemem meslektaşım, dostum, üstadım...

    YanıtlaSil
  6. Adil bir ilah yok ama sen bunu yeni öğreniyorsun. Tek söyleyeceğim bu. Sakın ne alaka deme ben seni iyi tanırım...

    YanıtlaSil
  7. Kara Marsık12/7/12

    Çok derinden gelmiş bu. Ama emin ol mutluluğun kök kodları yok oldu. Kimse mutlu değil.

    YanıtlaSil
  8. O el çabuk değer umarım. :)
    Bence onsuz da gayet güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  9. Anlamayana işe yaramaz astrofizik ve kozmik sırlar,
    İnançlarlı materyal olan pragmatist hıyarlar..

    Ben senin dostunum bilirsin. O nedenledir ki acı konuşacağım. Şöyle der Jean Francois Lyotard; "insana yapılacak en büyük kötülük, onu bir umudun içine hapsetmektir."

    Umudunu kaybet; Hiçbir zaman, hiçbir el dokunmayacak omuzlarına. Dokunmaz materyalist eller, dokunmaz pragmatist eller. Dokunsalar bile acıtırlar. Kapanmayacak yaralar açarlar. Daha önce açtıkları gibi. Sakın izin verme dokunmalarına. Unut acılarını, sana acı verenleri. Tanıdığım en güçlü adamsın sen, en boktan yıkımların ardından hızla doğrulabildiğini gördüm kaç defa.

    Blog psikonevroz çöktü zamanında, blog şapşal koala çöktü. Şimdi buradan da sıkıldın. Sen bilirsin. İstediğin yere git. Git ama yıkımla değil. Yerinden doğrul ve simgenin dediği gibi kılıcını çek ve doğra.

    Senin kimliğini algılamanlara, kendimi anlatacağım diye de asla uğraşma.

    Yazmak bir noktada biter zaten. Bir ölüm bititir çoğu zaman. Sende yaşanan duygusal ölüm gibi.

    Senin yeniden yazacağını biliyorum. O nedenle de çok üzülmüyorum. Sen edebiyat ve kozmik saçmalıkları birleştirebilen garip bi yazardın. Ben de bir astrofizikçi olarak senin yazılarını hep garipserdim. Bir gün devam edeceğini de biliyorum.

    Saygılar...

    YanıtlaSil
  10. Adsız17/7/12

    Sen hala aşka inanıyomusun arkadaşım?

    Dünya erkekler için bir seks odaklıdır. Kadınlar için ise madde ve para odaklıdır.

    Bunun dışında kalan %10luk istisna kısımdan bir hayat arkadaşı da herkese nasip olmaz. Biz Allah'ın çok sevilen kulu değiliz ve %90luk çamur kısımdan beslenmek ve beslemek zorundayız.

    O nedenle bırak bu romantik adam numaralarını. İşine bak keyfine bak. Para, kariyer ve prestijini ortaya koy.

    YanıtlaSil
  11. Üzülmeyin.. Siyah bile belki de sırf beyaz var olabilsin diye vardır.. Hayat üzüntülerle dolu fakat onlar olmasa mutluluğun bir değeri olur muydu?
    Dinlenin bir süre fakat sonra yeniden yazın..

    YanıtlaSil
  12. Çocuk gönüllerimizin kaybolmuş oyuncakları çıksa karşımıza. O eski, saf, gerçek, acı da olsa , acıtsa da gerçek olanı hatırlatsa. Olmak yada bürünmek istediğimiz değilde içimize gömdüğümüz kişi olduğumuzu hatırlatsa. Sadece bizden isteneni yada bekleneni yapmanın mutluluğu getireceğine inanmayı bıraksak bir. Kendimizi lafta değil de harbi özgür bıraksak. Sakladığımız bastırdığımız ezdiğimiz firenlediğimiz gerçek kişi olsak. NE OLURDU?

    YanıtlaSil
  13. GARNET (LAL TAŞI) TAŞI VE YAPISAL ÖZELLİKLERİ ni okuyunca hemen nerede bulabilirim sorusu için sana geldim..:))
    İyi misin?bu ara gerçekten çok sessiz burası:))

    YanıtlaSil
  14. @Selen Özdemircezalandıracak kimse yok.. Dağılalım artık..

    YanıtlaSil
  15. @Tuna ASLANTURKSen, simge, burçak ve ben gibi mühendisler herşeyiz.. ve aynı zamanda hiçbirşey..

    YanıtlaSil
  16. @EDAve artık yazamadığım için yazmayacağım..

    YanıtlaSil
  17. @Evrimsanırım haklısın..

    YanıtlaSil
  18. @Sim Büyücüsübir kılıcım yok.. kimsenin de benim tarafımdan açılmış sağlam bir kesiği yok zaten..

    YanıtlaSil
  19. @Uyuşuk Hayalperestben hep güzel yazarım.. artık değmese de dert değil..

    YanıtlaSil
  20. @Burçak Gürsoyçökmedim ki doğrulayım.. sadece vazgeçtim bazı değer yargılarından..

    YanıtlaSil
  21. @cnrcvspara, kariyer, prestij ve akabinde yanaşacak olan bol makyajlı, zeka katsayıları 0.0014 olan insanımsı, ziyadesiyle sarışın ve dişi varlıklar değil istediğim.. :))

    YanıtlaSil
  22. @sessizgemiillaki yeniden yazıcam ama artık buraya değil..

    YanıtlaSil
  23. @mukoÖnümüzde diz çökmesi gerekenler, ayağa kalkıp "beş para etmez karakterlerler"ini, "ikiyüzlü"lüklerini, "riyakar"lıklarını ve de aşağılık "pragmatist"liklerini hiçe sayarak, bize birkaç basamak yukarıdan bakar, aşağılar ve de çoluk çocuğun oyuncağı haline getirirlerdi.

    YanıtlaSil
  24. @crazywomanrosemaryBen iyiyim ve burası sessiz kalmaya devam edecek..

    Lal taşı.. Sanırım işyerimin sitesine girdin CWRM.. Granat grubunun kırmızı renkli güzeli.. Böyle bir yüzüğüm var.. İzmirden bulmuştum.. Değerli taşlar yoğunlukla istanbul, izmir ve bursada bulunuyor.. Diğer illerde bu işe pek önem verilmemiş yada ancak o yöreye ait değerli taş bulunabilmekte..

    YanıtlaSil
  25. teşekkür ediyorum...taşlara ilgim son iki,üç yıl önce başladı...bilgi almak hoşuma gidiyor..yavaş yavaş öğreniyorum:))

    YanıtlaSil