6 Ekim 2014

Blogculuk bitti mi ?

   Son dönemlerde ilgiyle takip ettiğim birçok blogda "arkadaşlar bu aralar ilgilenemiyorum", "blogumu çok boşladım ama gelicem", "artık eski keyfi yok"  benzeri nidalarla ve serzenişlerle kaleme alınmış bir çok yazı görüyorum. Hatta bir blogda "gelicem" diyen bir yazarın bu yazıyı yaklaşık bir yıl önce son yazı olarak bıraktığını gördüm.
   Benim yazarı olarak var olduğum bu blog dördüncül evrimini geçirmiş ve son olarak bu hale gelmiş bir blog. 2002 den bu yana yazdığım sırasıyla "psikonevroz", "şapşal koala", "shaula sesian" ve "anıl özer kişisel weblog" değişerek bu güne geldi ve onlarca defa  ölüp dirildi ama cenazesini düzenleyip gömmek daha nasip olmadı.
   Blogculukla ilgilenen insanlar, yazarlar her zaman sosyal platformlardan şikayet etmişlerdir. Myspace ile başlayan sosyal ağlar, yahoo groups, facebook, twitter, orkut, bado, pinterest, instagram vb.. şeklinde mantar gibi çoğalırken 2004ten bu yana blogları temelden sarsmakta oldukları iddia ediliyor.
   Benim anlamadığım şu; Şikayet eden yazar kendine gelecek okuyucunun başka bir kanala kaymasından mı şikayetçi yoksa kendi enerjisini kendi blogunda değil de sosyal ağlarda harcayıp boşalmaktan mı şikayetçi?
   Reklam geliri elde eden ve kendi bloguyla arasında menfi bir bağı olan yazarları anlıyorum. Ancak ben ve benim okuduğum yazarlar bu menfi yaklaşımlardan ve endişelerden uzak yazarlar. O nedenle bizler için çok büyük sıkıntılar yok. Kaldı ki enerjimizin büyük yoğunluğunu da sosyal ağlarda harcıyor değiliz. Zira sosyal ağın samiyetsizliğinin ve sahteliğinin önüne büyük bir güç olarak konumlanmakta olan samimi bloglar var. Onlarca aşk acısı çekmiş, defalarca aldatılmış, çok defa yalan söylemiş ve yakalanmış insan ruhlu bloglar...
   Çoğu blog yazarının derdi kitlelere ulaşmak değil, o kitle içinden kendi fikir ve vicdan yapısına uygun bir iki insanla tanışmak, iletişime geçmek sadece. Tabi bazı yazarların da alttaki karikatürde betimlenen "okunmak-yorumlanmak" mecburiyeti hisseden delik bir kalpleri var. Hoş kimi zaman hepimiz öyle hissediyoruz ya, o da ayrı bir geyik konusu.
   Ana söylem olarak; bloglar her yeni sosyal ağ çıktığında bittti-bitiyor geyiğinin konusu olmaktan usandı, ama bu geyiği yapanlar halen daha usanmadı. Bir blogu bitirecek tek güç yazarının kendi ruhundan vazgeçmesidir. Belki birgün ben de vazgeçerim ama o güne kadar bloglara karşı yapılan düşmanca davranışlara karşı ön saflarda savaşmaya devam edeceğim. 
Anıl Özer

5 yorum:

  1. Elbette derdi gerçekten bir şeyler karalamak olan blog yazarları hiçbir zaman takipçi/okunma sayısı meselesini kafalarına takmıyorlar. Ama tabii ki hiçbir birikim ortaya koymadan 'yazabildiğini' iddia eden blog yazarlarının biraz daha ilgi görmesi sanırım bizim blog yazarlarını üzüyor. 'Ben bu en keyif aldığı bloglar makyaj/moda blogları olan kitleye mi yazıyorum?' gibi bir algı oluşabilir. E bıktırır da. Bu sıralar buraların durgunlaşmasının ve eski tadını yitirmesinin sebebi bu gibi geliyor bana.

    YanıtlaSil
  2. ben de blogumla duygusal bağlar kurdum. bence en güzeli de bu :)

    YanıtlaSil
  3. Ah ah bu konuda çok doluyum. Yazamıyorum, bunun suçu blogda değil ama blogdan kaynaklanan bir hayal kırıklığı. Benim hatam şu, elma ağacından limon beklemiştim. Şimdi "elmayı da severim belki" kararı sürecindeyim. Şunu idrak etmem zaman aldı: Diğer sosyal platformlardan şikayet etmek suretiyle blog açmak bir hataydı. Çünkü blog bambaşka bir alan, Facebook'un yerini dolduracak daha kaliteli bir seçenek değil, tamamiyle farklı bir alan. Ben tarz olarak dürüstlüğü seçtim, ancak tam da bu yüzden bloğumu tanıdıklarıma açamadım. Fazla dürüsttüm, bir ton sırrımı yazmıştım çünkü. Böyle olunca yalnız başıma yazıp yalnız başıma okur buldum kendimi. O sırları geçen gün ayıklayıp draft'a sakladım (şiir dahil), bu sefer de bloğum benim tarzımdan uzaklaştı. İç çamaşırı çekmecesi gibi oldu meret, açık bıraksam gören olur diye tırsıyorum, içini boşaltsam zaten bir manası kalmıyor.

    YanıtlaSil

  4. aha da beklediğim yazı :) Aynen con vaynen : p

    YanıtlaSil
  5. Altına imzamı atıyorum.. Her satırına her kelimesine bayıldım :)

    2005 den bu yana bende blog tutuyorum yalnız blog ismim aynı olsa da sunucularım farklılık gösterdi bir dönem blogcu.com da bu işi yaptım ne zaman ki blogcu com facebook.com ile iş birliği içine girip kişiselleştirdiğimiz şablonları elimizden aldı o zaman 2011 de bloggere düştü yolum üzülerekte olsa.. Ama çok okunmadığımı tercih edilmediğimi bilsemde yazmaktan vazgeçmedim.. Zira okunma hevesim de var ama yazma hevesim ondan daha büyük :) Blogum benim en samimi dostlarımdan biridir.

    YanıtlaSil