Bir karahumma gibi sardı her yanını. Sinirdi o an hissettiği şey. Görmek istemediklerini gören, işitmek istemediklerini işten bir insanın hissettiği ile eşdeğerdi o an hisleri. Kararmakta olan bir havanın kasveti çökmüştü sanki üstüne. Bir kabus, bir karabasandan farksız ve eksiksiz...
Birşeylere kızıp bağırmak istedi bir an. Biraz durdu, düşündü. Anlatmak istedikleri vardı. Komuşmak için bir hamle yaptı, vazgeçti. Çünkü ne söyleyeceğinden habersizdi. Hissettiği sinirdi ama konu ve kapsam belirsizdi. Sonra biraz biraz fısıldamaya başladı ama sesi pek duyulmuyordu. Biraz yükseltti sesini, biraz daha ve biraz daha. Bağırmaya başladı, ama yinede yetersizdi. Etraf mı çok gürültülü diye bakındı bir süre, ama çevresinde ruh ve silüetlerden başkası yoktu. Duyulmamak ile dinlenmemek arasındaki farkı keşfettiği bir gündü. Yadırgadı ama anlayışla karşıladı.
Sonra Mevlana'nın şu beyitleri geldi aklına ; sırlarım olmaz iniltilerimden uzak, her göz etmez fark, işitmez her kulak...
(sesimizi duyuramadığımız, dinleyici bulamadığımız anlara ithafen) Anıl ÖZER
Siz hep yazın..okumayı seviyoruz biz..:))
YanıtlaSilbirilerinin okuduğunu bilmek güzel.. :)) Tabi gerçekten okunası bir içerik oluşturabiliyorsam...
YanıtlaSilDostum Allah seni neyle sınıyor da, böyle kaydadeğer cümleler ortaya çıkıyor ?
YanıtlaSilSelen tam üstüne bastın :) Her daim bir sınav içindeyim :))
YanıtlaSilBu yazıyı hatırlıyorum galiba.. :)
YanıtlaSilTuna :) Zamanında Şapşal Koala'yı takip edenler hatırlar zaten dostum. Orada yayınlamıştım...
YanıtlaSilbeğen butonu lazım ;)
YanıtlaSilKuzencim senin beğenin butonların ötesinde :) biliyorum.. :))
YanıtlaSilfısıltılar iniltiler çırpınmalar .. var olan ve eksilmeyenler .. yakında durup uzağımızda olanlar .. ben'in içinde olup sen'in kaleminden dökülenler.. hepsi ..
YanıtlaSilKalem benim, hisler ve düşünceler sahiplerinin. O sahipler ki, kimi zaman sessiz ve zaman zaman mutlu...
YanıtlaSil