27 Ağustos 2011

Gasp Edilenler Adına...

     Önce hüzün geldi. Kaydadeğer varoluşumuz için oluşturduğumuz yegane hayatımız... Halbuki biz kıdemli aşklar varetmiştik ellerimizle. O aşklar ki, bitişi daha başlangıcında belli olan ve yok olmaya  mahkum...
    
     Biteşe varmak değildi bizi hüzünlendiren. Giden sevgili değildi gözyaşlarımızın sebebi. Hüznümüz emeğimize aitti. Eserinin yıkılışını izleyen bir heykeltraştan farksızdı hislerimiz. Bir emek, gasp eden tarafından öldürülmüş ve ceset halinde kıyıda bekliyorsa, ardından ağlayan o emeğin sahibi olmaz mı?
     
     Cesedin başında yas tutarken hissettik yıkımı. Yıkım...
     Halbuki Jude söylemişti ilk evvela...

     Bizim de tüm uğraşımız bunun ötesi için değil miydi? Kendimizle başbaşa kaldığımızda yaptığımız tüm iç hesaplaşmalar, her bir an canımızı yakarken ve bildiğimiz o "Adil İlah" , "Hak ve Hukukun Koruyucusu"ndan uzaklaşırken öteye, yeni insanlar ve yepyeni gülüşler keşfedip basmadık mı yaralarımıza?
     
     Acımız geride kalırken, peyderpey yaşadığımız hoşnutluklar kapladı kalbimizi. Her bir anı ve boşluğu, yeni bir gün kurtarıcısı ile doldurmaya çabalarken ve yalnızlık kavramının en uzak noktasında durmaya çabalarken söyledi Emmastepan son sözünü;

(Jude ve Emmastepan'a saygılarımla...) Anıl ÖZER

2 yorum:

  1. Adsız27/8/11

    Yazı güzel.. Hele alıntılar Jude ve Emmastepan dan olunca daha da güzel.. Her ikiside takip ettiğim bloglar..

    Fakat emmastephan'ın blogu Duralzamanlar'a yorum yapılamıyor. Emma'ya da ulaşılamıyor. e bir mail adresi, ne bir iletişim sayfası, nede başka bişey :) Nedir bu kızın gizemi böyle? :)

    YanıtlaSil
  2. İltifat için teşekkürler Selen..

    Evet dediğin gibi Duralzamanlar ve yazarı emmastepan gizemli ve ulaşılmaz.. Alıntı yaptığım için ona bir ileti attım bloger aracılığı ile ama aldımı bilmiyorum.. Umarım bu alıntı için kızmaz.. Zira yazıları çok özel ve değerli benim için...

    YanıtlaSil