25 Ağustos 2011

Hükmedenlerin Haksız İbadetleri

Üşüyordu. Ayaklarının dibindeki elektrik sobasının ısısını dahi hissetmiyordu. Konsantre olmaya çalıştığı işi, gözünde büyüyor, basit mühendislik formüllerine hakimiyeti azalıyordu. Etrafını sarmış olan karahumma, açık bir yaradan içeriye sızarak girmişti. Her bir organa ve dokuya yavaş yavaş yayılırken sessiz bir şekilde bekleyen adam, kullanabileceği son nefesine doğru gittiğini görünce haykırdı ;
      "Tanrım, yapanın yanına kar kaldığı sürece, varlığın sorgulanmaya devam edecek."
      Karahumma açık yarayı gitgide derinleştiriyor ve tahammülün eşiğini zorluyordu. Her zaman olduğu gibi bu yarayı açan "katil adayı" da ardına bakmadan uzaklaşıp gitmişti. İntikam gücünün olmadığını biliyordu. Yapmaya çalıştığı şey, yaşayabilmekti sadece. Fakat karahumma derinlere işlemeye devam ediyor ve "yaşayabilmek" fiilini imkansızlaştırıyordu. Tekrar birşeyler söylemek için doğruldu ve şöyle dedi.
      "Eğer hak arayışı ve hukuk tahsilatı bu dünyada yapılıp ta ahirete kalmasaydı, çok daha yaşanılabilir bir ortam ve seviye oluşurdu."
       Tanrının onu sokmuş olduğu bu sınav, bugüne kadar girmiş olduğu en zor sınavdı. Aşikar olan şey ise sınavını başarıyla geçememiş olduğuydu. Sınav sonucunun hüsran olması öngörülüyorken, bu sınavın amacı hiç bir zaman tartışmaya açılamayacaktı...
       Kandıranlara, aldatanlara, lider ruhlu yaratılışlara, hükmedenlere ve hakimlere ait bu dünyada, yer yatak bulamamışken, gittiği yerde de onu bekleyen şey bahsedilen o büyük ateşti.
       Ne bu dünyada, ne de ahirette rahata eremeyenlerin arasına karışmış ve "hükmedenlerin haksız ibadetleri" altında kalmıştı...

( Hem namazlarını kılıp, hem de hak gaspedenlere ithaftır.)
16 Mart 2011 tarihinde yazılmıştı... Anıl Özer

3 yorum:

  1. Adsız1/2/12

    güzel bir anlatım tebrik ederim..

    YanıtlaSil
  2. bu yazını bu günlerde her yerde görmek isterdim açıkçası..:))

    YanıtlaSil